Nurettin Kurtuluş
Kadınlarımız şiirini bilirsiniz Nâzım Hikmet’in. Anadolu insanımızın emperyalizme ve Osmanlı despotizmine karşı verdiği Kurtuluş Savaşında ve toplumdaki yerini kadınlarımızı, Nazım ustadan daha iyi anlatabilmek ne kadar zor…
Kurtuluş Savaşı için Sovyetler Birliğinden gelen yardımın Karadeniz sahilinden Ankara’ya kadar getirilmesini, kucaklarında silah ve askeri malzeme taşıyan Türk kadınları gerçekleştiriyorlardı.
Yılda bir kez kutlayıp bir sonrakine dek hatırlanmakta zorluk çekilen, sadece önemli yerlerdeki beraberliklerde “kadınım” diye saydığımız-sevdiğimiz-sarıldığımız yoldaşlarımız-hayat arkadaşlarımız “yarimin dudağı” dediğimiz, çilelerimizi-yolumuzu paylaştığımız kadınımızın yeri omuz omuza olabiliyor mu?
152 yıl önce 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdiğini. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişinin katıldığını:
8 Martlarda mı anımsayacağız?
“2005 yılının 30 Aralık günü Bursa’da beş kadın emekçi iş yerinde yanarak yaşamlarını yitiren 15 yaşındaki Ayşe, 21 yaşındaki Gülden, 18 yaşındaki Sadife, 27 yaşındaki Necla ve 3 aylık hamile 32 yaşındaki Sevgi, Bursa’da ilk kez 1910 yılında grev yapan ipek kadınlar için, ve tarih boyunca kadın mücadelesi içinde yer almış tüm kadınları:
8 Martlarda mı anımsayacağız?
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edilmişti…
Anadolu’da ise ilk olarak Ankara’da 1921 yılında, Türkiye Komünist Partili (TKP) kadınlar tarafından kutlandığına dair elimizde bir kaynak var.
TKP’li Rahime Selimova ile Cemile Nuşirvanova’nın (*) 8 Mart 1921 ile ilgili yazılarını Azerbaycan dilinden uyarlamış. Bu iki kadın, 8 Mart 1921 günü ile ilgili anılarını şöyle dile getirmektedirler: “1921 yılının şubat ayıydı. 1919’dan beri çalışmakta olan Ankara Türk Komünist Partisi güçlenmiş ve Moskova’da Komünist Enternasyonal ile ilişki kurmuştu. Anadolu içlerinde birçok illerde hücreler oluşturmuştu. Şubat ayının sonlarında, Komitern Kadınlar Sektöründen Clara Zetkin Yoldaşın imzası ile, 8 Mart Kadınlar bayramını nasıl kutlamak gerektiğini gösteren bir talimatname almıştık…”
Türkiye’de kamuya açık olarak kutlanan ilk 8 Mart ise, 1975 tarihlidir ve bu kutlama İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından düzenlenmişti. Osmanbey’deki 500 kişilik Dostlar Tiyatrosu’nda bir toplantı düzenlenmiş, günün önemini anlatan konuşmalar yapılmış, şiirler okunup, türküler söylenmişti.
Bugün, yeni yüzyılın başlangıcı olarak kabul ettiğim 1990 Sosyalist Ülkelerin Mihail Sergeyeviç Gorbaçov tarafından tesliminden sonra yerküresini boş bulan başta USA olmak üzere emperyalistlerin katliamları en çok çocukları ve kadınları vuruyor…
Bu durumda Dünya’da ve Ülkemizde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü çok daha önemli anlam kazanıyor…
Sadece çalışanlar değil, evlâtlarının başında-mutfağında, ahırında uğraş veren, ezilen-horlanan tüm kadınlar ayrım yapılmaksızın ortak yaşam içinde olmalıdır, onlar kadar erkeklerin de mücadele vermeleri gerekmektedir…
Kadınsız mücadele, kadınsız devrim olanaksızdır…
HERKES YERİNE
(*) Cemile ve Rahime hanımlar İzmirli iki kardeştir. Cemile Hanım, İstanbul’da Darülmuallimat’dan mezun olur ve Bezm-i Alem Valide Sultanisi’nde öğretmen iken, Ziynetullah Nuşirvanov ile evlenir. Kocasıyla birlikte Ankara’ya gelir ve sol harekete katılır. (Kaynak Mete Tunçay Türkiye’de Sol Akımlar -I)