DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı’na ilişkin yaptığı açıklama:

AKP GEM’İ AZIYA ALDI:

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASA TASARISI İLE

TAŞERONLAŞMANIN ÖNÜ AÇILIYOR…

İŞÇİNİN GÜVENLİĞİ, CELLADINA EMANET!

AKP hükümeti, iktidarı boyunca sermaye çevrelerinin çıkarlarını savunmaya ve bunu da tüm toplumun çıkarıymışcasına sunmaya çaba gösteriyor. Çözüm diye topluma çözümsüzlüğü derinleştirecek reçeteler sunuluyor. Bunun son örneği ise iş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanıyor. Madenlerde ve tersanelerde ihmaller zincirinin sonucu olan iş cinayetlerinden birinci derecede sorumlu olan taşeron uygulamalarının önüne geçilmesi, iş sağlığı ve güvenliği alanında daha kurallı bir çalışma yaşamının oluşturulması acil bir ihtiyaçken, “İş sağlığı ve güvenliği” başlığı altında hazırlanan yasa tasarısı ile taşeronlaşmanın ve bu alanın da piyasalaşmasının önünün açılıyor olması trajikomiktir.

2006 yılından bu yana tartışılan ve sosyal tarafların üzerinde uzlaşamadıkları yasa tasarısı, yine yangından mal kaçırırcasına hazırlanan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 23 Ağustos 2010 tarihli, taraflara gönderdiği değişiklikle yeni bir boyut kazandı.

Çünkü bu değişiklik, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2. Maddesinin “Tanımlar” başlığında düzenlenen alt-işverenlik (taşeronluk) ilişkisinin tanımına yeni bir düzenleme getirmeyi hedefliyor.

Taslağın içeriği iş sağlığı ve güvenliği olmasına rağmen,  taslağın 28. Maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun alt işverenlik ilişkisini düzenleyen 2. Maddesinin altıncı fıkrası değiştiriliyor. Yasa tasarısının içeriği ile uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen böyle bir düzenlemeye taslakta yer verilmesi, hükümetin gerçek niyetinin iş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan çok ciddi sorunların üstesinden gelecek bir mevzuat değişikliğini gerçekleştirmek değil, piyasa aktörlerinin talepleri doğrultusunda bir yasa çıkarmaya çalışırken, aynı zamanda taşeronluk ilişkisinin önündeki yasal engeli de ortadan kaldırma amacını güdüyor.

Hükümet bir taşla iki kuş birden vurmaya çalışıyor: Taşeronlaştırma, piyasalaştırma…

Mevcut uygulamada, “asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesi” için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” koşulları birlikte aranmaktadır. Oysa yeni düzenleme için iki koşuldan herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda, iş taşerona verilebilecektir. Bu da taşeronlaşmayı yaygınlaştıracaktır.

Taşeronlaşmanın her anlamıyla yaygınlaşmasının, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yetersizliklerle ele alındığında, yaşanan sorunların çok daha artmasına neden olacağını söylemek hiç de abartı olmayacaktır.

Ayrıca, taşeronlaşmanın önünün böylesine açılmasının işyerlerinde iş güvencesine ve sendikal örgütlülüğe çok ciddi darbe vuracağı da bilinen bir gerçektir. Yasalarla ve işverenlerin saldırılarıyla malul durumda bulunan sendikal örgütlenme bu değişiklik gerçekleşirse, yeni bir saldırı dalgası ile karşılaşacaktır.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK bu çerçevede;

1-     İş sağlığı ve Güvenliği alanında en önemli sorun alanı olarak görülen taşeron uygulamalarının önünün açılmasının sorunu çözmekten çok derinleştireceğine dikkat çekmektedir.

2-     İş cinayetlerinin birbiri ardına gündeme geldiği bu süreçte taşeronlaşmanın önüne geçilmesini bir zorluluk olduğundan hareketle, taşeronlaşmanın siyasal iktidar eli ile güçlendirmeye çalışılmasının hangi saiklere dayandığını merak etmekte ve tatmin edici cevaplar aramaktadır.

3-     İş sağlığı ve güvenliği alanının piyasa konusu edilmesinin tehlikelerine dikkat çekmekte ve sorunun çözümünün kurallı bir çalışma yaşamının inşa edilmesinde, yasal yaptırımların ve denetimlerin artırılmasında olduğuna vurgu yapmaktadır.

4-     Sendikalaşmanın, kurallı bir çalışma yaşamı için olmazsa olmazlardan olmasından hareketle, sendikalaşma önündeki engellerin bir an önce kaldırılmasını talep etmekte, bunun hükümetin samimiyet testi olacağının altını çizmektedir.