Birlik Dayanışma Hareketi olarak Türkiye işçi sınıfının yetiştirdiği en yiğit evlatlarından KEMAL TÜRKLER’i 22 Temmuz Salı günü saat: 11:00’de İstanbul’da Topkapı Mezarlığı’nda bulunan mezarı başında anacağız.

Devrimci İşçi sendikaları DİSK’in kuruluşundan 1977 yılına kadar Türkiye’nin bu en mücadeleci konfederasyonunun başkanlığını yapan KEMAL TÜRKLER hayatını işçi sınıfı mücadelesine adamış, daha özgür, daha eşit, daha adil, kardeşçe yaşanabilir bir dünya yaratabilmek için bir ömür mücadele etmişti. Mücadelenin yükseldiği, işçi sınıfının iktidara yürüdüğü yıllarda katledilen KEMAL TÜRKLER ülkemizde sınıf ve kitle sendikacılığını şiar edinmiş ender sendikacılardandı. KEMAL TÜRKLER 22 Temmuz 1980’de DİSK’e giderken evinin önünde kurulmuş hain bir pusuda ördürülmüştü.

Onurlu bir sendikacıydı, faşistler katletti onu!
12 Eylül’den sonra görülen MHP ana davasında TÜRKLER’in katli de gündeme gelmiş ve ölüm emrini doğrudan Alparslan Türkeş’in verdiği hukuksal olarak olmasa da fiilen ortaya çıkmıştı. Aslında TÜRKLER’in mücadele arkadaşları en baştan beri tetiğin arkasındaki eli ve hedefini çok iyi biliyordu. TÜRKLER’in cenazesine Alparslan Türkeş imzasıyla gönderilen çelengin binlerce işçinin ayakları altında parçalanması herhalde bunun en açık göstergelerindendi. Ancak aradan geçen onlarca yıla rağmen ne azmettiriciler ne de onların maşası olan tetikçiler hak ettikleri cezayı almadı.

Dünü bugüne bağlayalım
O yıllardan bugüne Türkiye’nin tıpkı insan hakları alanında olduğu gibi sendikal haklar alanında da aldığı yol ancak birkaç arpa boyu. Bugün belediye işçilerine, daha dün liman işçilerine, nakliyat işçilerine, deri işçilerine ve sendikalarına yapılan saldırılar bunlardan sadece bazıları. Sosyal ve ekonomik yıkımın daha da şiddetlendiği günümüzde işçi sınıfının yeni KEMAL TÜRKLER gibi sıra neferlerine ihtiyacı var. Sınıf ve kitle sendikacılığını şiar edinmiş, işçinin yanında, cesur, uzlaşmaz sınıf çelişkilerinden beslenen, dürüst ve namuslu sendikacılarla bu mücadeleyi tekrar yeşerteceğimize inanıyoruz.

Başkanın, iş yeri ziyaretlerinde, basın açıklamalarında sıkça yinelediği, Nazım’a ait bir dizede dendiği gibi: “Burjuvazi bizi kavgaya davet etti davetleri kabulümüzdür!”