Bugün ülkemizde bulunan kamu emekçilerinin üyesi bulunduğu sendikaların büyük bir bölümü 3 büyük kamu konfederasyonuna bağlı olarak mücadele yürütüyor. Bu konfederasyonlar: KESK ( Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu), KAMU-SEN (Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu) ve MEMUR-SEN (Memur Sendikaları Konfederasyonu)’dir. Bu konfederasyonlar içerisinde 2006 Temmuz’u itibariyle en çok üyeye sahip olan KAMU-SEN’dir. Bu bağlamda yapılan görüşmelerde de teorik olarak belirleyici olan KAMU-SEN’in tavır ve talepleridir. Ancak son kertede hak arama mücadelesi emekçiler açısından genellikle sokaklara yayıldığından fiili olarak emekçiler ile hükümet arasındaki toplu görüşmelerde kamu emekçilerinin durumu eğer ileri bir noktaya taşınacaksa bunun yolu alanlardan geçmektedir. Bilindiği gibi bu yıl hükümet ile Kamu emekçileri konfederasyonları arasında yapılan ve Yüksek Hakem Kurulu aracılığı ile devam eden toplu görüşmeler 15 Ağustos’ta başladı. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; yapılan bu görüşmelerde öncekilerden de hatırladığımız gibi emekçilerin pek bir etkisi görülmüyor. Bunun nedenlerinin başında hükümet ile emekçiler arasında yapılanın “grevli toplu sözleşme” hakkından ziyade bir toplu görüşme olması. Toplu görüşmede yapılan tek şey hükümetin kamu emekçileri temsilcilerini dinleyip sonra da gelecek yıllardaki ücretleri bildiği gibi belirlemesi. Bunda elbette kapitalist sistemin yasaları çerçevesinde hareket edilmesini zorlayan kuralların etkisi olsa da, bir o kadar da emek sendikalarının içerisinde bulundukları durumun da etkisi var. Yapılan toplu görüşmelerin 6. turundan sonra hükümet adına görüşmeleri yürüten Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in eylemleri kanun çerçevesinde yapın uyarısı ile bazı sendikaların eylemlerini hak kazanmaktan öte görev savmak için yapması bunun apaçık göstergesi.

15 Agustos’ta başlayan toplu görüşmeler öncesinde memur sendikaları konfederasyonlarının özellikle üzerine eğildikleri konular şunlardı:

“ Türkiye Kamu-Sen: Vergilerin düşürülmesi ve vergi dilimlerinin genişletilmesi. Ortalama memur maaşının 1050 YTL’ye çıkarılması. Maaşı yüksek memurlara düşük, düşük memurlara da yüksek zam verilmesi. Doğum, çocuk ve aile yardımı göstergelerinin yükseltilmesi. 5 YTL’lik sendikalılık ödentisinin arttırılması. Memurlara grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı verilmesi.

Memur-Sen: En düşük memur maaşının 1475 YTL’ye çıkarılması. Grevli toplusözleşme hakkının verilmesi. Eşit işe eşit ücret düzenlemesi yapılması. Enflasyonun yükselişinden kaynaklanan hak kaybının telafisi için yüzde 10 fark ödenmesi. En az 250 YTL kira yardımı yapılması. Memur sendikalarının kent konseylerine ve insan hakları kuruluna katılımının sağlanması.

KESK: En düşük memur maaşının 1050 YTL’ye çıkarılması. Aile yardımının, çalışmayan eş için 188 YTL, her çocuk için 105 YTL olması. Kira yardımının 300 YTL’ye çıkarılması. Birer maaş tutarında iki ikramiye verilmesi. Ücretsiz ulaşım, yemek yardımı ve sosyal tesislerden ücretsiz yararlanma hakkı sağlanması. En az 50 memurun çalıştığı işyerlerinde ücretsiz kreş oluşturulması.” ( Cumhuriyet Gazetesi)

Fakat görüşmeler öncesi Maliye Bakanlığı’nın, Yüksek Planlama Kurulu’na hazırlattığı Orta Vadeli Mali Plan ile belirlenen memura 2007-2008 ve 2009 yıllarında yapılacak ödeneklerin tavan rakamları gerçekte toplu görüşmelerin sonucunu daha başlamadan sona erdirmişti. Toplu sözleşme ve grev hakkının da olmayışı toplu görüşmelerin nasıl sonuçlanacağını daha açık bir hale getiriyordu.

Görüşmelerin 2. turu 17 Ağustos’ta yapıldı. Görüşmelerde Kamu-Sen ve Memur-Sen enflasyon farkının ödenmesi talebini öne çıkarırken, KESK memura ilk altı ay için %5, ikinci altı ay için %5 zam talebini yineledi. Fakat günün sonunda ne yapılacak zamma ne de enflasyon farkına dair uzlaşma sağlanabildi. Uzlaşılamayan bu konular 22 Ağustos’ta yapılacak 3. tura bırakıldı.

3. tur daha önceden belirlendiği gibi 22 Ağustos’ta başladı. Bu turda sendikaların taleplerinden öte hükümetin memurlara yaptığı teklif dikkat çekiciydi. İşçiye para yok, köylüye para yok diyen hükümet aynı cümleyi memurlara da söyledi. Hükümetin memurlara önerisi gelecek yılın ilk 6 ayı için % 2 ve ikinci 6 ay için % 2 olmak üzere toplam % 4 ve enflasyon farkıydı. Hükümetin önerisi üç konfederasyonun da tepki göstermesine neden oldu. Çünkü yapılan öneri memur sendikalarının taleplerinin yanından bile geçmiyordu. Toplantı sonrasında KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul bu durumu protesto etmek için yarından itibaren alanlarda olacaklarını açıkladı.

Hükümet ile Konfederasyonlar arasında yapılan görüşmelerin 4. turunda önemli bir gelişme yaşandı. Kamu emekçilerinin en militan konfederasyonu KESK görüşme masasını terk etti. KESK başkanı İsmail Hakkı Tombul “Oylamanın ortağı olmayacağız diyerek görüşmelerden çekildiğini açıkladı. KESK çekilmesine neden olarak “ 2007 yılına ilişkin memurlara yönelik hükümetin zam önerisinin konuşulmamasını ve yapılan görüşmelerle gerçekte memurların oyalanmaya çalışıldığını” ileri sürdü. 4. turdan sonra 26 Ağustosta görüşmelerin geriye kalan konfederasyonlar ile devam edeceği açıklandı. Bir sonraki turda toplu görüşme yerine toplu sözleşme ve grev hakkının da ele alınacağı belirtildi.

4. tur toplu görüşmeler devam ederken masayı terk eden KESK başkanı İsmail Hakkı Tombul daha sonra yaptığı açıklama ile hem toplu görüşme kavramına karşı düşüncesini hem de toplantıyı terk ediş nedenini daha da somut bir hale getirdi. KESK başkanı; ”Bu masadan sonuç çıkmıyor, çıkan sonuçların gerekleri yerine getirilmiyor. Biz artık bu oyalamanın ortağı olmayacağız. Kamu emekçileri açısından toplu görüşme oyalamacası bitmiştir, 4688 sayılı yasa kadük olmuştur. Anayasanın 90. maddesi ve uluslararası sözleşmelere dayanarak grevli toplusözleşme hakkımız vardır. Artık aile fotoğrafını içerde bıraktık. Biz gerçek aile fotoğrafımız olan kamu emekçilerinin arasına gidiyoruz” diyerek bundan sonra bu konuda neler yapacaklarının da çerçevesini çiziyordu. Nitekim KESK Merkez Yönetim Kururlu daha sonra bir basın açıklaması yaparak kamu emekçilerini 29 Ağustos’ta bulundukları bölgelerde üyelerini eylem yapmaya çağırdı.

4. tur görüşmeleri bittikten sonra bir açıklama yapan ve durumu değerlendiren Türkiye Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız görüşmelerle ilgili 3 konunun üzerinde durdu. Bunlardan birisi denge tazminatı olarak 40+40 YTL’nin uygulanması, ikincisi; bu görüşmelerin çerçevesinin 28 Ağustos Pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu’na yetiştirilmesi, üçüncüsü ise; KESK’in toplu görüşmelerden çekilmesi. Türkiye Kamu-Sen başkanı, KESK’in toplu görüşmelerden çekilmesinin memurların elini zayıflattığını da sözlerine eklemeyi unutmadı.

Toplu Görüşmelerin 5. turu 25 Ağustos’ta gerçekleştirildi. KESK toplantıyı protesto ettiği için görüşmelere katılmadı. Görüşme hükümet ile Memur Sen ve Türkiye Kamu Sen arasında yapıldı. Görüşmelerden çıkan sonuç Uzlaştırma Kurulu’nun yapısı ve alacağı kararların uygulanması ile ilgiliydi. Yine görüşmelerde daha sonra kabul edilmeyen Kamu-Sen’in sunduğu 8 maddelik öneri yer aldı.

Memurlar ile hükümet arasında yapılan toplu pazarlıkların 6. turunda anlaşma sağlanamaması sonucu görüşmeleri yürüten Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen, Uzlaştırma Kurulu’na başvurdu. Görüşmelere katılmayan KESK ise resmi kurumlara gitmeyeceğini bunun yerine kasım ayı içerisinde hizmet üretiminden gelen güçlerini kullanacaklarını duyurdu.

İlke olarak Uzlaştırma Kurulu 5 gün içerisinde yapacağı çalışmayı bir rapor halinde Bakanlar Kurulu’na iletiyor. İlke olarak kururlun kararlarını dikkate alması gereken Bakanlar Kururlu ise bu kararları dahi dikkate almıyor. Bu bağlamda KESK toplu görüşmelerden çekildiği günden beridir bir çok eylem yaptı. Daha sonra ise durumu ILO’ya taşımaya hazırlandığını açıkladı. Hakları için mücadele eden emekçiler bu yolda bir çok yöntem deniyor. Bu bağlamda bu yöntemlerin tarihte başarılı örnekleri mevcut. Fakat elde edilecek hakların korunması ve geleceğe aktarılması için daha kitlesel ve örgütlü mücadele alanları yaratılmalıdır.