2010 yılına girerken demiştik ki: “2010, umudun ve kavganın büyüdüğü bir yıl olsun!”.Hemen ardından da işçi sınıfının 2009 yılı mücadelelerinden örneklemeler de yapmış: “2009 için yazılacak çok şey var. Yine de “Hak verilmez alınır” sözünü doğrulayan bir yıl olduğunu unutmayalım…” diye eklemiştik.
Evet, işçi sınıfı örgütlerinin ve emek güçlerinin 12 Eylül Faşizmi’nin yarattığı yılgınlık ortamına rağmen 30 yıldan fazladır sürdürdüğü 1 Mayıs’ı Taksim’de 1 Mayıs alanında kutlama mücadelesi, 2009’da 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabul edilmesini sağladı. 2007 1 Mayıs’ından bu yana genci yaşlısı, kadını erkeğiyle tüm emekçilerin, emek dostlarının inatla, sınıf bilinciyle sürdürdüğü mücadele bu yıl Taksim Meydanı’nı emekçilerin almasını sağladı. Bir kez daha “hak verilmez alınır!” diyenler kazandı. Şimdiden 2010 1 Mayıs’ı işçi sınıfının mücadele tarihindeki onurlu yerini aldı bile.
Ancak belirtmek gerkiyor ki, bu alanın açılmış olması, işçi sınıfını ve emek güçlerini rehavete sürüklememeli. Bu büyük kazanımı işçi sınıfının hak mücadelesinin yükseltilmesi yolunda bir büyük kaldıraç yapmalıyız. Geçtiğimiz aylara damgasını vuran TEKEL, TARİŞ, Marmaray ve nice direnişler, bundan sonra yapılması gerekenler için fikir veriyor. Özellikle binlerce TEKEL işçisinin haftalar süren direnişi ülke genelinde büyük bir hava değişimi yarattı. Hiç kuşku yok ki bu yıl emekçiler 1 Mayıs alanını egemenlerden geri alabildiyse sınıf hareketinin bu yükselişinin de bunda çok büyük bir katkısı oldu. Özelliştirmelere karşı, sosyal yıkım yasalarına karşı, işsizliğe ve güvencesiz, sendikasız çalışmaya karşı yıllardır süren çalışmalar geniş halk kitlelerince de daha yakından ve ilgiyle takip edilmeye başlıyor. İşsizlik oranlarının ülke tarihinin en uç noktasına geldiği şu kritik günlerde sınıf mücadelesinin de önünde ciddi ödevler duruyor. Bu sınavı vermek bizim çabamıza bağlı.
İşçi ve emekçi kitlelerini sermayeye karşı sınıf bilinciyle geliştirmek, insanlığı savaşsız, sömürüsüz, ulusal ayrımcılığın olmadığı, eşitlik ve özgürlük günlerine ulaştırabilir. Hedef, bu kazanımları ilerleterek, işçi ve emekçilerin örgütsel birlik ve dayanışmalarını yükseltmek olmalıdır. Bu coşkuyla bir kez daha diyoruz ki kavga günümüz, mücale günümüz, bayram günümüz 1 Mayıs’ımız kutlu olsun!
BİRLİK DAYANIŞMA HAREKETİ
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Birlik-Dayanışma!