Son dönemde Türk-iş genel merkez yönetimi ile mücadeleci sendikalar arasında bir gerilimin olduğunu biliyoruz. Türk-iş işçi sınıfının en hayati meselelerinde bile, suya sabuna dokunmayan, dostlar alışverişte görsün kabilinden açıklamalarla yetinir hale geldi.

Bu geri tutumda, Türk-iş’in bugün genel başkanlığını yürüten kişinin Tes-iş gibi hiçbir zaman toplumsal bir eylemlilik sürecinde yer almaması rol oynuyor. Bu geriliğin, sokağa soğuk bakmanın ve sürekli olarak problemleri bakanlıklarda kulis yaparak çözme alışkanlığının yansıması, gelecek nesillerin bile kaderini etkileyecek görüşmeler yapılırken, televizyon seyircisi kadar pasif kalmak oldu. Türk-iş, daha önce hiç olmadığı kadar sessiz bir dönem geçiriyor.

Bu kanamaya dur diyen yok mu sorusuna birkaç sendikadan cevap geldi. Henüz çok yeni, çok zayıf olmakla birlikte, uzun yıllar sonra ilk kez Türk-iş sendikaları, muhalefetlerini açıkça yapıyorlar. Açıkça dertlerini kamuoyu ile paylaşıyorlar. Metni henüz sadece 10 sendikanın imzaladı. Metnin kamuoyuna duyurulduğu günden sonra, Harb-iş sendikası da katıldı ve imzacı sayısı 11 oldu. Bu metni imzalayanlar  arasında kararlı bir ortaklık olmadığını unutmadan, bu ortak metni önemsediğimizi belirtelim. Ayrıca, metinde imzaları olmamasına rağmen, 6 Nisan İstanbul mitingine Yol-iş ve Haber-iş sendikalarının da güçlü biçimde katıldığını belirtelim.

Ortak metin şimdilik Türk-iş yönetiminin SSGSS tasarısına karşı suskunluğuna bir tepki olarak çıktı. Ama, hükümete karşı tepkinin her gün arttırılması gereken bir dönemde Türk-iş’in -ister öznel ister nesnel tavrı olsun- tepkileri yok etmeye dönük tutumu mutlaka mahkum edilmelidir.

Ortak imza ile kamuoyu önüne çıkan tüm sendikalarımızı kutluyor, konfederasyon ayrımı olmadan, muhalif sendikaların hepsinin aynı platformda buluşmasının önemine biz de özellikle dikkat çekiyoruz.

Bu ortaklığın mitinglerde ortak tavır almakla kalmaması, hayatın tüm alanlarına yansıması için sınıf bilinçli işçilere büyük görevler düşüyor. Birlik Dayanışma Hareketi ilkeleriyle davranan işçiler ve kamu çalışanları, bu bilinçle yerel mücadele birliklerini daha etkin hale getirmeye kararlıdır.

Gelecek günlerde işçilerin her alanda daha da gür seslerle gündemi belirleyeceklerini biliyoruz. Yakın vade için görev, sendika konfederasyon ayrımı yapmaksızın işçilerin birlik içinde 1 Mayıs alanına toplanmasıdır.

Aşağıda, ortak metni sunuyoruz.

Değerli Basın ve Kamuoyumuza;

Siyasi iktidarın, İMF’nin dayatmaları karşısında, işçiler, memurlar, esnaflar, emekliler dul ve yetimler yani emekleriyle alınterleri ile üretenler, bu ülkenin gerçek sahipleri olan halkı bir kalemde silerek çıkarmaya çalıştığı Sosyal Güvenlik ve Sağlık Sigortası yasasına karşı mücadelede yeni bir aşamaya gelinmiştir. Yasa tasarısı bizlerin hak kayıpları düzeltilmeden TBMM’ne indirilmiştir.

Hükümet, temel itiraz noktalarımızı, Anaysa Mahkemesi’nin önceki iptal gerekçelerini hiçe sayarak bir öncekinden daha saldırgan, haklara karşı daha budayıcı bir tasarıyı bizi kabul ettirmeye uğraşmaktadır.

Günlerdir ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan biz emekçilerin itiraz seslerine kulak tıkayan siyasi iktidara karşı, uzun yıllar sonra Emek Platformu olarak yeniden ortak mücadele zemini yaratılması, tüm işçi sınıfı, emekçi örgütleri tabanlarında, halkımızda büyük umut ve mücadele azmi yaratmıştır.

Emek Platformumun ayrıntılarda var olan birçok görüş farklılıklarını ortadan kaldıran, temel sorunlar karşısında ayrılık ve tartışmaları bir kenara koyarak, asgari müştereklerde birleşerek sınıfın, emek bileşenlerinin hak ve menfaatleri doğrultusunda kararlılık ve süreklilikle bu önemli görevine devam etmesi içinde bulunulan şartlarda tartışılmayacak kadar hayatidir.

Ancak 14 Mart eylemi ve mücadelenin ivmesinin giderek yükselmesi gereken bir aşamada hükümetle yapılan ilk görüşmeden sonra, görüşmeden çıkan sonuç ve tartışmaların Emek Platformu içinde yer alan bileşenlerce farklı frekanslarla kamuoyuna yansıtılması bu ortak mücadelenin başarısını gölgeler bir olumsuzluk yaratmıştır.

Görüşme sonrası niyet olarak belki asgari müştereklerde ortak olunduğu izlenimi verilse dahi kamuoyuna bazı Konfederasyonların hükümetle yapılan görüşme ile ilgili olarak çok somut bir nitelik taşımayan bazı adımlarından dolayı, temel sorunların çözülmediği ortadayken ayrıntılara girerek iyimserlik içine girmesi ise bu olumsuzluğu daha da derinleştirmektedir.

Emek Platformu işçi ve emekçilere karşı tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Konfederasyonumuz Türk-İş Emek Platformu sözcüsü olarak Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasa tasarısına karşı ortak tavır almada tereddüt göstermemelidir. Konfederasyonumuz Türk-İş’e bu konuda düşen görev Emek Platformu dönem sözcülüğünün kendisine yüklemiş olduğu sorumluluğa uygun hareket ederek ortak tavırları sekteye uğratacak açıklamalardan kaçınmak olmalıdır. Konfederasyonuz Türk-İş Emek platformunun en önemli gücüdür.

Örgütlerimizin üyeleri yani taban dediğimiz sınıf güçleri mücadele konusunda büyük bir kararlılık içindedir. SSGSS yasa tasarısının getirdiği hak kayıpları Emek Platformunun günlerdir verdiği önemli bir mücadele ivmesi ile artık iyice kavranmaya ve tüm kamuoyunda Emek Platformunun mücadelesi büyük destek kazanmaya başlamıştır. Bu umudun kırılmasına izin veremeyiz.

Aslında henüz yitirilen bir şey yoktur. TBMM’ne inen yasaya karşı mücadele zemini vardır ve Emek Platformu tüm bileşenleri ile ivedilikle toplanarak yeni aşamada alınması gereken kararları almalı ve harekete geçmelidir.  Türk-İş Konfederasyonuna bağlı biz aşağıda isimleri bulunan sendikalar, bu konuda yeniden bir değerlendirme yapılarak vakit geçirilmeden ortak karar alınmasını talep ediyor, ortak karar alınmaması halinde Emek Platformu bileşenlerince 6 Nisan 2008 günü Kadıköy’de yapılması planlanan mitinge yığınsal olarak katılacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.

Ağaç-İş        Basın-İş        Deri-İş        Denizciler    Harb-İş     Hava-İş

Kristal-İş   Liman İş     Petrol-İş    Tezkoop-İş        Tümtis