Hatırlarsanız geçen yıl bu zamanlar tüm eğitim emekçileri ayaklanmıştı. Bu ayaklanmanın gerekçesiyse Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkardığı bir ek ders genelgesiyle öğretmenlerin sevkli olduğu günlerde sadece ek derslerinin değil, o günkü tüm derslerin ücretinin kesilmesiydi. Tüm eğitim emekçileri alanlara çıkarak bu durumu protesto etmişti. Bu protestonun sonucu mu yoksa yaklaşan seçimlerin sonucu mu olduğu bilinmez, bakanlık bu genelgeyi 22 Temmuz seçimlerinden bir gün önce yürürlükten kaldırmıştı.

Aradan bir yıl geçti ve bakanlık her ne hikmetse aynı genelgeyi 10 Mayıs 2008’de tekrar yürürlüğe koydu. Aslında burada anlaşılmayacak bir durum yok. Hükümet İMF’ye verdiği sözler doğrultusunda hareket ederek personel giderlerini düşürmenin derdine düştü. Hatırlanacağı gibi, öğretmen maaşlarının çok yüksek olduğu hem Dünya Bankası hem bizim! Milli Eğitim Bakanı tarafından dile getirilmişti.

Bugün bu saldırıları püskürtmenin en güçlü yolu, tüm emekçilerin bu yasalara gösterdiği tepkiyi örgütleyecek ve alanlara taşıyacak sendikal bir iradeyi oluşturmaktır.

Peki sendikamız Eğitim-Sen’in şu ana kadar gösterdiği tepki ne oldu? Ne yazık ki, bu saldırıları püstürtecek örgütlü bir iradeyi kurmaktan uzak kaldı. Yalnızca kendi internet sitesinde bu değişikliğe “dava” açacağını bildiren kısa bir metin koydu. Tüm eğitim çalışanlarını ilgilendiren böylesine bir konuda böylesine bir zafiyet göstermek, Eğitim-Sen’i zayıflatıyor. Tıpkı, Sosyal Güvenlik Yasası sürecinde sendikalarımızın gösterdiği yetersiz tepkiler gibi.
Saldırı yasaları diye nitelendirilen ve kazanılmış hakları gaspeden bu yasalar çıkarken kitleleri harekete geçiremeyen, fiili meşru mücadeleyi alanlarda değil de mahkeme salonlarında arayan, yasa tamamen geçtikten sonra tüm gün iş bırakmadan göstermelik bir eylem yapıp alanları terk eden bir sendikal anlayışla bu yasaları püskürtemeyiz.

Çözüm ne peki? Sadece şu kadarını söyleyelim. Refleksleri bu derece körelmiş anlayışlarla sendikal mücadele yürütülemez. Bu toprakların geçmişinde hakların nasıl kazanıldığına dair pek çok örnek var. Bugün ortadan kaldırılmak istenen ek dersler, zamanında TÖS’ün yaptığı üç günlük grevle kazanıldı. Başka söze gerek var mı?