Son yılların en kapsamlı konferansı olma özelliği taşıyan etkinlik, Birlik Dayanışma Hareketi adına Fatma Şenden Zırhlı’nın yaptığı açılış konuşması ile başladı. Açılış konuşmasına Dünya’daki ve Türkiye’deki emek hareketinin tahlili ile başlayan Zırhlı daha sonra özellikle Avrupa’da emek ve sol hareketlerin durumuna değindi. Avrupa Birliği (AB)-Türkiye ilişkilerine değinen Zırhlı konuşmasını ABD emperyalizminin Irak’taki politikalarının insanlık, sol ve emek açısından neler getirip götüreceğine değinerek konuşmasını sonlandırdı. Açılış konuşmasının ardından ilk oturumun açılarak konferans çalışmalarına başladı. Konferansın ikinci günü ise 2 Temmuz Katliamı’nda hayatlarını kaybedenler için yapılan saygı duruşu ile açıldı.
1 ve 2 Temmuz günlerini kapsayan uluslararası konferansta her gün dört oturum gerçekleştirildi. Böylece toplam sekiz oturumda 22 konuşmacı söz aldı. Konferans katılımcıların çeşitliliği bakımından da dikkat çekiciydi. Konferansta çeşitli Demokratik kitle örgütleri (DKÖ) temsilcileri, akademisyenler, sendikacılar, kadın hakları savunucuları, gençlik örgütleri temsilcileri, Birlik Dayanışma Hareketi temsilcileri… yer aldı. Bu çeşitlilik konferansın içeriğine de yansıdı. Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri, AB aracılığıyla yaygınlaşan neo-liberal politikalar, AB ülkelerinde sendikal hareketler, sosyalist hareketler, AB sürecinin Türkiye emek hareketine etkileri, sendikal haklar ve sendikaların örgütlenmeleri üzerinde AB’nin etkileri, AB’nin tarım üzerindeki etkileri, Türkiye’deki kadın hareketleri ve hakları bakımında AB süreci ve Türkiye’deki gençlik hareketlerinin AB’ye bakışı gibi konular konferans boyunca masaya yatırıldı. Böylece katılımcıların ve konuların genişliği bakımından son yılların en kapsamlı AB konferansı gerçekleştirilmiş oldu.
Bir kez daha AB’ye hayır!
AB’nin Türkiye’ye etkileri bakımından oldukça öğretici sunuların ve öğretici olduğu kadar canlı tartışmaların yaşandığı konferanstan çıkan genel hava ise AB sürecinin Türkiye ve dünya için genel olarak olumsuz etkilere yol açtığıydı. En hararetli tartışmalar ise AB’nin sendikal haklar ve hareketler açısından getirdikleri başlığında yaşandı. Bu tartışmalarda ağırlık AB’nin neo-liberal politikalar aracılığıyla emekçilere yönelik kapsamlı bir saldırının yürütücüsü olduğu, yarattığı havanın ise emek hareketleri açısından bir afyon etkisine yol açtığı yönündeydi. İki gün boyunca canlı ve öğretici tartışmaların yaşandığı konferans son oturum olan “Türkiye Gençlik Hareketlerinin AB’ye Bakışı-Forum” oturumu ile sona erdi.
