Memet Çelik

1 Mayıs 1886 yılında , A.B.D nin Chicago kentinde, işçilerin başta günlük çalışma sürelerinin 8 saate indirilmesi ve diğer haklarının iyileştirilmesi için başlattıkları eylemlerinin anısına,1890 yılından itibaren bütün dünyada 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır.

1 Mayıs ülkemizde de 1900’lü yıllardan itibaren, işçilerin bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan bu kutlamalar, Cumhuriyet döneminde de bütün; baskı, sindirme,ve yasaklamalara rağmen devam ediyordu.

1930’lu yılların başlarında kutlamalar giderek örgütlü ve yığınsal bir hale dönüşünce, bu durumdan rahatsız olmaya başlayan siyasi iktidar; 1935 yılında bir yasa çıkartarak, 1 Mayıs gününü “Bahar Bayramı” olarak ilan ediyor ve resmi tatiller arasına alıyordu. Buna rağmen işçiler hiç bir zaman 1 Mayıs’ı “Bahar Bayramı” olarak kabul etmiyor; “İşçi Bayramı” olarak kutlamaya devam ediyorlardı.

Her türlü yöntemi deneyen sermaye güçleri; işçileri 1 Mayıs’ı bayram olarak kutlamaktan vazgeçiremeyince, bu kez de 1963 yılında işçilerin tek sendika üst örgütü olan Türk-İş’i kullanarak; sendikalar, grev ve lokavt yasasının (274-275) yürürlüğe girdiği gün olan 24 Temmuz’u işçilere “İşçi Bayramı” olarak kutlatmak istemiştir.Türk-İş’in uzun yıllar 24 Temmuz’u “İşçi Bayramı” olarak kutlamasına rağmen, işçiler hiç bir zaman 1 Mayıs’tan vazgeçmemişlerdir.

1 Mayıs, 1970’li yıllardan itibaren ülkemizdeki işçi sınıfının nicel ve nitel olarak gelişmesinin sonucu, 1976 yılında DİSK’in (Devrimci İşçi Sendikaları) öncülüğünde ilk kez alanlarda yasal olarak kutlanmaya başlandı. Ve 1976 1 Mayıs’ı, bir dönüm noktası olarak değerlendirilirken; 1977 yılında yüz binlerin katıldığı Taksim Alanı’ndaki 1 Mayıs kutlamaları sırasında, 30 yıl geçmesine rağmen  failleri bulunmayan  kişi veya kişilerce, alandakilerin üzerine açılan ateş sonucu 37 kişinin katledilmesi ile yeni bir yasak dönemi başlıyordu.
12 Eylül 1980 İhtilali ile yönetime el koyan askeri diktatörlük; 1 Mayıs’ı “Bahar Bayramı” olarak bile sakıncalı bulup, çıkartılan bir yasa ile1 Mayıs “Bahar Bayramı”nı bayram olmaktan çıkartıyordu. Ama işçiler koşullar ne denli ağır olursa olsun, 1 Mayıslarda bayramlarını kutlayacak bir yol buluyorlardı.

1990’lı yıllardan itibaren ülkemizin değişen demokratik iklimi nedeni ile işçi sendikaları(Türk-İş, DİSK, Hak-İş) 1Mayıs’ı işçi bayramı olarak kutlamak için bir araya gelmeleri çok önemli sonuçlar doğurması gerekirken: bu kez de sendikaların üyeleri üzerindeki saygınlığının ve etkinliğinin zayıflamış olması nedeni ile işçiler sendikaların çağrılarına uymuyorlardı.

İşçilerin, sendikalarının çağrılarına itibar etmemeleri günümüzde de devam etmektedir. Bu nedenle 1 Mayıs kutlamaları giderek değişik anlamlar kazanmaktadır. 1 Mayıs’ı geleneğine ve ruhuna uygun kutlanır hale getirmek için işçilerin 1 Mayıs’a sahiplenmelerini sağlamak gerekmektedir.

Bize düşen görev; işçilerin ulaşılabilir ve somut talepler için birlikte hareket ve mücadele yeteneklerin öne çıkartmalarına yardımcı olmaktır.
1-    İşçilerin sendikalar da özgürce örgütlenmesinin önündeki baraj engellerinin kaldırılması;
2-    İşçi ve memurların aynı sendikalarda örgütlenmesi;
3-    45 saat olan haftalık çalışma süresinin düşürülmesi;
4-    Ücretlerden kesilen vergi ve sigorta primlerinin düşürülmesi;
gibi işçilerin ekonomik ve demokratik taleplerini gündeme getirmek için, sendikaların organize edeceği 1 Mayıs kutlamalarına destek olmak ve katılmak hepimizin önündeki en önemli görevdir.