Şekerbank getirdiği yeni personel yönetmeliğiyle firma içi evlilikleri fiilen yasaklama kararı aldı. Geçen haftalarda kadın emekçilere dönük benzer bir açıklamada tekstil fabrikalarında 4 bin kadın işçi çalıştıran Sanko patronundan yapılmıştı. Sanko patronu, regl dönemlerinde 5 gün yasal izni olan kadın işçileri bu koşullarda çalıştıramayacağını savunmuştu.

İşsizliğin her geçen gün arttığı ülkemizde, patronlar en önce kadın emekçileri iş yaşamından dışlamaya çalışıyorlar.

DİSK/BANK-SEN Genel Başkanı Önder Atay’ın, Şekerbank’ta bünye içindeki evliliklere dair yaptığı açıklama:

Şekerbank’ın yeni personel yönetmeliğine dair değişiklikleri basından izleyebildik. Şekerbank İK Genel Müdür Yardımcısı Zuhal Ulutürk’ün açıklamalarından Şekerbank yeni yönetmeliğinin “bünye içinden evlenen taraflardan birinin ihbar süresi içinde görevinden ayrılması”nı içerdiğini öğrendik.

Açıkçası bankalarda/finans kuruluşlarında bu içerikte olmasa da fiili uygulamalar vardı; evli ciftlerin aynı bölüm veya şubelerde çalıştırılmaması, toplu işten çıkarmalarda evli çiftlerin birinin tercih edilmesi gibi. Ancak Şekerbank’taki uygulama banka çalışanının nasıl görüldüğüne ilişkin ibretlik bir örnektir.

Öncelikle uygulama yasalara aykırıdır. Evlenmek bir kişinin iş akdinin feshedilmesi için yeterli bir gerekçe oluşturmaz. Dolayısıyla bu gerekçeyle işten çıkartılan bir çalışan yasal yollara başvurabilir. Diğer yandan uygulama insani bir uygulama değildir. Haftada mesailer hariç minimum 45 saat bir arada çalışan insanların yaşamlarını ortaklaştırmaları son derece doğal ve anlaşılır bir durumdur. Bu son derece insani bir durumdan dolayı kişinin çalışma hakkının elinden alınması ve bunun deyim yerindeyse aymazlıkla savunulması ülkenin ve çalışanların ne hale geldiğinin acı bir göstergesidir.

Kar/verimlilik hırsı ile her türlü insani değerden ve yasal haklardan yoksun çalıştırılan banka çalışanı günümüzde köleliğe doğru seyir izlemektedir. Bir çok bankada yasadışı olmasına rağmen fazla mesai ücretleri ödenmemektedir, çoğu yetişkin tuvalete giderken bile yöneticisinden izin istemektedir, 1 saatlik öğle izinlerini 5-10 dk içinde deyim yerindeyse tıkınarak kullanmaları talep edilmektedir, hasta iken işe gelmeleri talep edilmekte, sosyal haklarında ve ücretlerinde sürekli erime yaşanmaktadır. Bu ortamın doğal sonucu olarak da banka patronlarına artık çalışanın işyerinde köleleştirilmesi yetmemekte, hayatını teslim almak istemektedir.

Diğer yandan bu insanlık dışı uygulamadan siyasi iktidar doğrudan sorumludur. Siyasi iktidar ülkenin her tür kaynağını yabancı sermayeye peşkeş çekerken doğal olarak insanımızı da bu sürecin içine katmaktadır. Ülkemizin şeker pancarı üreticilerinin emekleriyle üretimin gelişimi ve bağımsızlığımızın güçlenmesi için kurulan Şekerbank’ın, günümüzde yabancı sermaye elinde ülkemiz çalışanlarının kiminle evlenip/evlenmeyeceğine karar vermeye tenezzül etmesi, mevcut yasaları hiçe sayarak çalışma ortamını tesis etmeye çalışması dikkatle ve endişeyle değerlendirilmesi gereken bir durumdur.

Biz mevcut uygulamayı insanlık, yasalar ve çalışanların hakları adına son derece yanlış buluyoruz ve bir an evvel yönetmelikten kaldırılmasını talep ediyoruz. BANK-SEN olarak bu uygulamadan mağdur olan bütün çalışanlara konfederasyonumuz DİSK ile birlikte her türlü hukuki ve kamuoyu desteğini vermeye hazırız. Aralık ayının ortasında uluslararası sendikal partnerlerimizle birlikte bu uygulamayı değerlendireceğiz, bu ve benzer insanlık dışı uygulamanın kaldırılması için çaba göstereceğiz. Ülkemiz emperyalistler için yol geçen hanı, çalışanlar ise patronlar için köle olmayacaktır.

Önder Atay
DİSK/BANK-SEN Genel Başkanı