DİSK, KESK, Türk-İş ve Kamu-Sen’in yaklaşık 3 ay önce almış oldukları karar doğrultusunda yapılması gereken genel grev bilindiği üzere 26 Mayıs’a günler kala genel eyleme dönüştürüldü. Konfederasyonlar 21 Mayıs’ta yapılan toplantıda üretimden gelen gücün nasıl kullanılacağına her konfederasyonun kendisinin belirlemesine ve saat 13.00 da örgütlü olunan işyerlerinde ortak basın metninin okunmasına karar vermişti.

Alınan bu karara tepkiler gecikmedi ve birçok sendika konfederasyonlarının aldığı karara rağmen 26 Mayıs’ta üretimden gelen güçlerini kullanacaklarını ilan etti. TEKEL işçileri 24 Mayıs’ta İstanbul’da Türk-İş binasına yerleşerek 2 günlük açlık grevi başlattı. Ankara’da Türk-İş Genel Merkezi önünde oturma eylemi yapılmak istendi, aralarında TEKEL işçilerine destek verdiği için TÜBİTAK’tan atılan Aynur Çamalan’ın da olduğu işçiler gözaltına alındı. İzmir’de, Samsun’da Türk-İş binaları TEKEL işçileri tarafından eylem merkezlerine döndürüldü. Adana’da TEKEL işçileri alınan kararı kınayan bir eylem gerçekleştirdi.

Tüm baskılara rağmen işçiler emekçiler grevde, eylemde

26 Mayıs tarihinin yaklaşmasıyla silikleşen hayatı durdurma söylemi karşılık bulamasa da işçiler, emekçiler, sınıf dostları; İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Urfa’ya, Hatay’dan Manisa’ya, Zonguldak’tan Mersin’e, Adana’dan Artvin’e ülkenin dört bir yanında iş bıraktılar, alanları doldurdular.

Alanlarda “4/C’ye hayır”, “Ücretli köle olmayacağız”, “Taşerona hayır”, “Genel grev genel direniş”, “Ölüm kader değildir” “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Parasız eğitim parasız sağlık”, “Herkese iş güvenceli gelecek”, “İşten atmak yasaklansın” sloganları yükseldi. Kürsülerden Zonguldak’taki maden faciasının nedenlerinin ihmalkârlık ve güvencesiz çalışma koşulları, kısacası taşeron çalışma olduğu vurgulanarak yaşamını yitiren işçiler anıldı.

26 Mayıs genel eylemi yapılan konuşmaların ardından sona erdi.