DİSK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (DİSK-AR) AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI RAPORU- AĞUSTOS 2010
AÇLIK SINIRI 772, YOKSULLUK SINIRI 2809 TL
ASGARİ ÜCRETLE İNSANCA YAŞAM SADECE 1 HAFTA
ASGARİ ÜCRETLİ 3 HAFTA İSE YARDIMA MUHTAÇ
TÜİK 2003 Hanehalkı Tüketim Harcaması Kalıbı, TÜİK madde fiyat ortalamaları ve 4 kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde alması gereken kalori miktarı üzerinden hesaplanan DİSK-AR beslenme kalıbı dikkate alınarak, enstitümüz tarafından yapılan araştırmaya göre, 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 772, yoksulluk sınırı ise 2.809 TL olarak gerçekleşti.
Sağlıklı Beslenmek için Günlük Zorunlu Gıda Harcaması (TL) | |
Yetişkin Kadın | 6,27 |
Yetişkin Erkek | 7,30 |
15-19 Yaş Erkek Çocuk | 7,39 |
4-6 Yaş Kız Çocuğu | 4,77 |
Toplam | 25,73 |
AÇLIK SINIRI | 772 |
Araştırmanın sonuçlarına göre sağlıklı beslenmek için yetişkin bir kadının yapması gereken günlük harcama 6,27 TL olurken, yetişkin bir erkek için 7,3 TL, 15-19 Yaş erkek çocuk için 7,39 TL, 4-6 yaş bir kız çocuğu için 4,77 TL oldu. Buna göre 4 kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için yapması gereken günlük gıda harcaması 25,73 TL. Aynı hesaplamaya göre 4 kişilik ailenin sağlıklı beslenmek ve insanca yaşayabilmek için yapması gereken asgari harcama tutarı ise aylık 2.809 TL. Söz konusu ailenin minimum gereksinimlerini karşılamasında ise “gıda, içecek vb.” için ayırması gereken tutar 772, giyim ve ayakkabı için 175, konut, su, elektrik vb. için 794, mobilya, ev bakımı vb. için 161, sağlık için 63, ulaştırma için 274, haberleşme için 121, eğlence ve kültür hizmetleri için 62, eğitim için 55, lokanta, yemek, otel vb. için 116, çeşitli mal ve hizmetler için 99 TL. olarak belirlendi.
Yoksulluk sınırı, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 279 TL artış ile 2530 TL’den 2809 TL’ye yükseldi. Asgari ücrette artış ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre sadece 47 TL olurken, asgari geçim indirimi hariç net 497 TL’den, 544 TL’ye ulaştı. Böylelikle asgari ücretlinin yoksulluk sınırı ile arasındaki mesafe 232 TL arttı.
Asgari geçim indirimi ile 626 TL maaş alan iki çocuklu ve eşi çalışmayan bir asgari ücretli, ihtiyaçlarını tam olarak karşıladığında ancak 1 hafta geçinebiliyor. 3 hafta ise muhtaç duruma düşüyor. Yani asgari ücretli 1 haftalık maaş ile 1 ayı geçiriyor.
YOKSULLUK, HÜKÜMET POLİTİKLARININ BİR SONUCU
Türkiye, AKP yeni liberal politikalarına krizin yıkıcı etkisi ilave olunca ciddi bir yoksullaşma süreci yaşamıştır. İşsizliği yapısal bir sorun olarak gören hükümet, işsizlikle mücadeleyi, işsizliğin sonlandırılması amacı ile değil “makul” sınırlara çekilmesi olarak anlamaktadır. İşsizliğin bu denli yaygın bir hale gelmesi, ücretler üzerinde de ciddi bir baskılanım yaratmaktadır. Emekçilerin, açlık ve yoksullukla terbiye edilmeye çalışıldığı bu süreçte, reel ücretlerdeki gerileme ve işsizlikteki artış yoksulluğu derinleştirmiştir. Nitekim geçtiğimiz yıl hanehalkı gelirlerinde reel olarak gerileme yaşanmıştır. Buna karşın sermaye kesimlerinin karlarında yaşanan artışlar dikkat çekicidir. Hükümet krize karşı ürettiği çözümlerle sermaye kesimini kurtarmaya odaklanmış, buna karşın milyonlarca kişinin acı çığlıklarına kulak verilmemiştir.
Örgütsüz, sendikasız, güvencesiz çalışmanın sonuçları ortadadır. AKP hükümetleri 8 yıllık pratiklerinde, uluslararası kamuoyu nezdinde sendikal haklar konusunda ve çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için oluşan baskıya ve verilen taahhütlere rağmen herhangi bir adım atmamıştır. 12 Eylül ürünü olan grev ve toplusözleşme ile sendikalar kanunları hala yürürlüktedir. Anayasa’nın 90. maddesinin sağladığı haklara rağmen grev yasakları, sendikal barajlar, noter şartı devam ettirilmektedir. Türkiye’nin uluslar arası kamuoyu açısından itibarını zedeleyen, Avrupa Sosyal Şartının ‘adil bir ücret hakkı`, `Çalışanların kendilerine ve ailelerine iyi bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakkı`, `en az dört haftalık ücretli izin’, `Örgütlenme hakkı` başlıklarına konulan çekinceler ısrarla sürdürülmektedir.
Buna karşın hükümet 12 Eylül’de referanduma sunduğu Anayasa değişikliği önerileri ile çalışma yaşamını demokratikleştirme iddiasını taşıdığını dile getirmektedir. Oysa Anayasal dayanağı olduğu halde iç hukukta ısrarla gerekli düzenlemeleri yapmayan hükümet, hangi yüzle çalışma yaşamını demokratikleştirmek istediğini söyleyebilmektedir. Kamu Emekçilerin uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan grev hakkını gasp etmeye çalışmak, grev hakkını toplusözleşme düzeneğine tabi kılan 12 Eylül ürünü maddelerini korumak, çalışma yaşamını demokratikleştirmek anlamına gelebilir mi?
Hükümet, çalışma yaşamını demokratikleştirmek konusunda samimi ise Avrupa Sosyal Şartı’nın çekince koyduğu maddelerini Anayasal hak olarak tanımlamalı. Anayasa’nın 90. maddesini dayanak yaparak grev, sendikalaşma ve toplusözleşme hakkını herkesin özgürce kullanabileceği yasal yönetsel çerçeveyi derhal oluşturmalıdır.
ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
Açlık ve yoksulluk sınırı DİSK Araştırma Enstitüsü tarafından her ayın ilk haftasında, Türkiye İstatistik Kurumu’nun Tüketici Fiyat Endeksini açıklanmasını takiben kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
Araştırmada, DİSK-AR tarafından Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyabetik bölümünün hazırladığı “Türkiye’ye özgü beslenme kalıbı”nın, farklı kaynaklardan elde edilen verilerle değerlendirilerek yenilenmesi sonucunda elde edilen DİSK-AR beslenme kalıbı dikkate alınmıştır. Elde edilen beslenme kalıbı her ay açıklanan TÜİK madde fiyatları ile değerlendirilerek kişinin ihtiyacına göre yapması gereken gıda harcamasının tutarı tespit edilmektedir. Söz konusu tutar Avrupa Birliği için aktif bir kişinin günlük olarak temin etmesi gereken kalori miktarları ile düzeltilmektedir. Hesaplamada esas alınan kalori miktarları şunlardır:
4-6 yaşındaki bir kız çocuğu için 1600 kalori
15-18 yaş arası bir erkek çocuk 2818 kalori
Yetişkin bir erkek 2698 kalori
Yetişkin bir kadın 2150 kalori
4 Kişilik ailenin sağlıklı beslenmek için yapması gereken minimum aylık gıda harcaması AÇLIK SINIRI olarak belirlenmektedir. Bu verinin Hanehalkı tüketim harcamasına dağıtılması ile elde edilen veri ise bize YOKSULLUK SINIRINI vermektedir.
Araştırmada 2003 yılı Hanehalkı Tüketim Araştırması sonuçları ile oluşturulan harcama kalıbı esas alınmaktadır. Bunun nedeni 2003 yılında gerçekleştirilen Hanehalkı Tüketim Harcaması araştırmasının en kapsamlı örnekleme dayanan çalışma olmasıdır.