15-16 Haziran Direnişi bundan 41 yıl önce Türkiye işçi sınıfının varlığını kanıtladığı en önemli işçi eylemidir. Türkiye sendikal hareketinin de önemli noktalarından biridir.

1970 ‘te başta İstanbul ve İzmit olmak üzere Ankara, İzmir, Adana, Sakarya gibi illerin sanayii bölgelerinden, üniversitelerinden 150 bin kişi alanlara çıkarak gücünü ortaya koymuştur. 274 sayılı İş Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası’nda değişiklik yapan tasarı Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin işbirliğiyle önce Millet Meclisinden daha sonra Senato’dan geçirildi. Yapılan bu değişiklik, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü kısıtlamakta ve sendika değiştirmeyi zorlaştırmaktaydı.

11 Haziran 1970’de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onaylamasıyla yasa taslağı yürürlüğe girdi. Bu kanunlaşan tasarı esas olarak Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’ndan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’a işçi akışını önlemeyi amaçlıyordu. DİSK ve bağlı sendikalar yeni yasaya tepki gösterdiler. Türkiye İşçi Partisi ise söz konusu yasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini açıkladı ve iptal davası açtı.

Tasarının yasalaşmasıyla DİSK’e bağlı işçiler başta olmak üzere, diğer sendikaların da katılımıyla 15 Haziran 1970 sabahı, İstanbul’un belli başlı merkezlerine doğru yürüyüşler başladı. 15 Haziran Pazartesi öğle saatlerine doğru binlerce işçi şartelleri indirip, makineleri susturarak fabrikalarından çıktı. Bir bölümü Topkapı’dan diğer bölümü de Gebze ‘den yola çıkan Profilo,  Sungurlar, ECA, Auer, Tikbaş, Vinlex, Arçelik, Singer, Türk Demir Döküm, AEG-Eti, Kavel, İşsan, Rabak, Otosan, Doğu Galvanez, Magirus gibi 115 fabrikadan 80 bin işçi ve bir yandan da yolları üzerindeki fabrikalardaki işçileri de davet ederek şehir merkezine doğru harekete geçtiler. Bu yürüyüş burjuvazide büyük bir telaş ve panik uyandırdı.

Onaltı Haziran yüz bin işçi yürüdü

Onaltı Haziran genel direniş

burjuvaziye,tüm sömürüye

nasırlı ellerin yumruğu bugün

Onaltı Haziran işçi eylem birliği

Onaltı Haziran genel direniş

burjuvaziye,tüm sömürüye

nasırlı ellerin yumruğu bugün

Onaltı Haziran emperyalizme karşı

 

15 Haziran 1970’de İstanbul Anadolu yakasında başlayan yürüyüş Kartal ilçesinden de katılan işçilerle Ankara Asfaltı (E-5 Karayolu) boyunca ilerlerken, kendilerine başka fabrikalardan  katılanlar da oldu. Göztepe dolaylarında ise Otosan fabrikası işçileri ile DMO işçileri de onlara katıldı ve yürüyüş saat 17.00’a kadar sürdü. Bir başka yürüyüş kolu da Beykoz ve Paşabahçe’den Üsküdar’a doğru oluştu. İşçiler, ilgili makamlara on bini aşkın protesto telgrafı çekerek de tasarı geri alınıncaya dek anayasal direnme haklarını kullanmayı sürdüreceklerini bildirdiler.

Ertesi gün olan 16 Haziran’da işçiler daha büyük katılımlar ile fabrikalarını terk ederek İsatanbul’un her iki yakasında da şehir merkezine kadar inmeye çalıştılar. Son 1,5 yıldır da bazı büyük fabrikalarda çeşitli işçi hareketleri ve direnişleri sürmekteydi. İstanbul’da Gebze’den başlayan işçi yürüyüşü Kartal’dan katılan işçilerle birleşerek Bağdat Caddesi üzerinden Kadıköy İskele Meydanı’na kadar ulaştı. Avrupa yakasında kentin Topkapı dışındaki kesimlerden gelen kollar birleşip Aksaray üzerinden, önce Sultanahmet, Cağaloğlu ve valilikten geçip Eminönü’ne geldiler. Diğer kitle örgütleri de işçilerle Taksim’de biraraya gelip taleplerini ifade etmeyi planlıyorlardı. Yol boyu tankların da içinde bulunduğu barikatlarla karşılaşan ve onları aşan işçilerin yürüyüşü, valiliğin emriyle Galata ve Unkapanı köprüleri açılarak Şehir Hatları gemilerinin seferleri iptal edilerek durduruldu ve böylece işçilerin birleşmesine de engel olunmuş oldu. Bu arada işçileri durdurmak ve dağıtmak isteyen kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu Yaşar Yıldırım ( Mutlu Akü Fabrikası işçisi), Mustafa Bayram (Vinleks işçisi), Mehmet Gıdak (Cevizli Tekel Fabrikası işçisi), Doğukan Dere (esnaf) adlı 4 kişi hayatını kaybetti. 200 dolaylarında işçi de yaralandı. Gösteriler nedeniyle 16 Haziran akşamı İstanbul, İzmit ve Gebze’de sıkıyönetim ilan edildi. DİSK ve bağlı sendikalar olmak üzere bir çok toplumsal örgütte arama yapıldı.

Yürüyüşte yer aldığı gerekçesiyle bir çok sendika yöneticisi ve işçi gözaltına alınarak tutuklandı. İşyerlerinde, fabrikalarda işçiler askeri kordon altında çalıştırıldı. İzleyen günlerde ise yüzlerce işçi işlerinden çıkartıldı ve işverenlerce kara listeye alındı.

DİSK’li işçilerin sendikalarına sahip çıkmak için başlattıkları direnişe Türk-iş üyesi işçiler de destek verdi. Olayların ardından TİP’in Anayasa Mahkemesi’nde açtığı iptal davası sonucu, Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yapan yasa iptal edildi. İşçilerin bu eylemdeki haklılığı mahkemelerce kanıtlandı ve birçoğunun beraatiyle sonuçlandı.

Şanlı 15-16 Haziran Direnişi, siyasal yanıyla işçi sınıfının mücadelesinde büyük bir değişimin ciddi ve onurlu bir başlangıcıdır. İşçi sınıfı gösterdiği bu kararlılıkla kendisini yok etmeyi, yıkmayı hedefleyen burjuvazinin planlarını darmadağın etmiştir. Şanlı 15-16 Haziran Direnişiyle kazanan işçi sınıfı, kaybeden de burjuvazi olmuştur.

Ne Geçmiş Tükendi Ne Yarınlar!!!

* Kemal Türkler’in, o dönem TİP milletvekili ve Lastik-İş Genel Bşk. Rıza Kuas’tan “sendika seçme özgürlüğü”nü yok edecek ve DİSK’i ortadan kaldıracak bir yasanın meclisten çıkacağını öğrenmesi üzerine DİSK Merter Genel Merkez binasında 500 işçi önderi ile 3 Haziran 1970 günü yaptığı konuşma;

“ Türkiye işçi sınıfının uyanmaması için önümüze kalın zincirler örmeye başlıyorlar. İşçi sınıfının uyanmaya başlaması zincirlerini patlatıp özgürlüğe kavuşması lazımdır. Zincirlerini patlatanlar bizimle gelsinler, geliyorlar. Yarın sabahtan itibaren şalterleri indirmeliyiz, direnişe geçmeliyiz. Bunun ismi genel grev midir, direniş midir, işgal midir onu da onlar düşünsünler. Bu tasarı geri alınıncaya kadar çalışmayacağız. Böyle bir gücün karşısına çıkacak başka bir güç var mıdır?

Vapura, trene binmek gerekirse topluca ve bilet almadan bineceğiz. Bizim biletimiz en güzel şerefimizi ifade eden alnımızdaki işçilik damgasıdır. Genel grev mi, hemen yarın. Dünyadaki her şeyi yaratanlar durunca dünya duracaktır. Biz durunca uçaklar durur, gemiler fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur. Biz işçiler buna hakim olduğu sürece her şey kendiliğinden hallolur. Genel grev hemen yarın…”

Yaşasın Şanlı 15-16 Haziran Direnişimiz!

Yaşasın Şanlı 15-16 Haziran Direnişimiz!