Birlik Dayanışma Hareketi (BDH) 15–16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 39. yıldönümünü İstanbul Taksim Meydanı’nda 19.30’da yaptığı basın açıklamasıyla selamladı.

1970’de DİSK’in genel grev çağrısıyla yüz binlerce işçi, dönemin hükümetinin sendikal haklarına yaptığı saldırıya sokaklarda cevap vermişti. Bu cevap karşısında irkilen egemenler buna cevap olarak 12 Mart 1971 faşist darbesini gerçekleştirmişti.

Birlik Dayanışma Hareketi yaptığı basın açıklamasında, dönemin sendikal hareketini boğmak isteyen yerli ve yabancı patronların ve onların temsilcisi dönemin sağcı iktidarının işbirlikçi tutumuna karşı işçilerin verdiği cevabın önemini vurguladı. O dönem koşullarıyla günümüzün benzerliğinin vurgulandığı açıklamada: “Dünyayı şekillendiren kitleler kendi gelecekleri için mücadeleye karar verirse işte o zaman birileri eskisi kadar kolay yönetemeyecek, birileri rahat rahat sömüremeyecektir” denildi.

Krizin faturası patronlara!

İşsizliğin ve yoksulluğun tarihin en yüksek seviyesine çıktığı bu günlerde patronların kriz ortamından yarar sağlayarak işçileri sokağa attığı ve “iflas kararı” ya da “şirket varlıklarını şahsi kişilerin mülkiyetine geçirme” oyunlarıyla yasa dışı işten çıkarmaları kılıfına uydurma sahtekârlığını teşhir eden BDH, “Patronlar utanmadan krizden çıkmak için alışveriş yapmamızı öğütlüyorlar. Akılları kendilerine kalsın! Onlar önce sırça köşklerinden, yalılarından çıksın el yakan kiralara, çarşı pazardaki fiyatlara bir baksın! Emekçilerin üç kuruş parasının hesabını yapan patronlar bizleri bu hâle düşürerek krizi yaratıyorlarsa, milyon dolarlık servetlerinden bir nebze olsun fedakârlık yapsınlar. Haydi patronlar pamuk eller cebe, ülkenizi bu kadar seviyor ve krizden çıkmasını istiyorsanız, emekçiler ne kadar vergi ödüyorsa servetinizin o kadarını millete iade edin” dedi.

AKP emekçiyi kurbanlık koyun olarak görüyor!

Milyonlarca emekçiyi sefalete sürükleyen AKP iktidarının, halk açlık ve borç batağındayken, yandaşlarına milyon dolarlık ihaleler vermesini, emekçilerin kendi elleriyle yarattığı kamu kurumlarını özelleştirme adı altında haraç mezat satmasını protesto eden BDH: “Er ya da geç emekçiler bu insafsız talan düzenine son verecek ve kardeşçe, eşit, özgür bir dünyayı el birliğiyle yaratacaklar. İşte bu inançla 39 yıl önce bugün bu meydanlarda dosta düşmana gücünü gösteren işçi sınıfı neferlerini bir kez daha saygıyla anıyor; emekçiler olarak BİRLİK, DAYANIŞMA ve MÜCADELEMİZİ günden güne daha da güçlendireceğimize söz veriyoruz” diyerek basın açıklamasını bitirdi.

Halkın yoğun ilgisinin gözlendiği açıklamaya “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur” diyen TÜM-İGD’li geçler de katılarak destek verdi.

Basın açıklamasının metni:

BASINA VE KAMUOYUNA
15 Haziran 2009
İşçi ve emekçi kardeşlerimiz bundan tam 39 yıl önce ülke tarihine geçecek büyük bir destanı kahramanca yarattılar. 15-16 Haziran 1970’de binlerce işçi sendikal örgütleri olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’i kapatmak ve sendikal hareketi boğmak isteyen yerli ve yabancı patronları ve onların temsilcisi dönemin sağcı iktidarını durdurdu. Egemenler o kadar korkmuştu ki, köprüler ayrıldı, yollar panzerlerle kapatıldı. Olaylar iki günden fazla sürdü. Peki, egemenleri bu kadar korkutan neydi? İşte kardeşler, ülkemizin ve dünyamızın bir avuç para babasının doymak bilmez açgözlülüğü yüzünden bir kez daha içine sürüklendiği kriz günlerinde bu sorunun önemi daha da artmış durumda. Patronlar iyi biliyor ki ayaktakımı olarak niteledikleri işçi-emekçi kitleler bilinçlenip hakları, ekmekleri için örgütlenirse bu selin önünde durmak imkânsız olacaktır. Dünyayı şekillendiren bu kitleler kendi gelecekleri için mücadeleye karar verirse işte o zaman birileri eskisi kadar kolay yönetemeyecek, birileri rahat rahat sömüremeyecektir. İşte ne yazık ki bu yüzden emekçi kitlelerin sesini boğmak ve onların en meşru, insancıl taleplerini bile yok saymak düzenin temel alışkanlığıdır. İçinden geçmekte olduğumuz bu zor günlerde aynı gerçeklere tekrar tanık oluyoruz.
Krizin faturasını işçiler değil, patronlar ödesin!
İşsizlik oranı tarihin en yüksek düzeyine çıkmış vaziyette. Patronlar kriz ortamından yarar sağlayarak, işçileri sokağa atıyor, kısa yoldan tazminat ve işçi alacaklarından, vergilerden kurtulmak istiyorlar. Oysa biz biliyoruz ki, birçok patron, şirket veya işletmesi hakkında iflas kararı aldırmadan önce bütün şirket varlıklarını şahsi mülkiyetine veya yakınlarının mülkiyetine geçiriyor. Patronların bu oyununa karşı Hükümet derhal önlem almalı ve bir yasa çıkararak, işten atmaların yasaklanmasını sağlamalıdır!
Patronlar bununla da yetinmiyor, işsizlik sigortası fonunda emekçinin alın terinden kesilerek biriken paralara göz koymuş durumdalar. Bu fondaki paraların kendilerine ucuz hatta bedava kredi olarak verilmesini istiyorlar. Halbuki işsizlik sigortası fonundan emekçilere daha yaygın, daha kolay ve daha uzun süreli işsizlik parası verilmeli ve krizin açmış olduğu yara bir nebze olsun dindirilmelidir!
Diğer yandan çoğunlukla sefalet düzeyinde olan ücretlerimiz kriz bahanesiyle daha da düşürülüyor. Patronlar ise utanmadan yine de şükretmemizi ve ürünlerinin satılması için alışveriş yapmamızı öğütlüyorlar. Akılları kendilerine kalsın! Önce onlar sırça köşklerinden, yalılarından bir çıksın, el yakan ev kiralarına, çarşı pazardaki fiyatlara bir baksın! Emekçinin üç kuruş parasının hesabını yapan patronlar bizleri bu kadar düşünüyorsa milyon dolarlık servetlerinden bir nebze olsun fedakârlık yapsınlar. Krizin etkileri böylelikle çok daha azalır. Haydi patronlar, pamuk eller cebe! Emekçiler ne kadar vergi ödüyorsa, Servetinizin o kadarını, yani yüzde otuzunu millete iade edin!
AKP iktidarı emekçiyi kurbanlık koyun olarak görüyor
Bütün bu karanlık tablo karşısında iktidar partisi işi gücü bırakmış isminin nasıl okunacağıyla uğraşıyor.  AKP değil de “AK Parti” imiş! Kendilerine ne derlerse desinler milyonlarca emekçi ailesi için bu iktidar daha da fazla sefalet, işsizlikten başka bir şey getirmedi. Onlar kendilerini ne kadar aklamaya çalışsalar da işçi sınıfımızın gözünde günden güne daha da kararıyorlar. Halk açlık ve borç batağı içinde yaşarken yandaşlarına milyon dolarlık ihaleler veren, emekçilerin kendi elleriyle yarattığı kamu kurumlarını özelleştirme adı altında haraç mezat satmaya devam eden bir siyasal iktiadar ne kadar “ak” olabilir?
Yaşanmakta olan ekonomik kriz açgözlülerin, sömürgecilerin, vurguncuların, piyasacıların kısaca kapitalist patronların ve onların sömürü düzeninin yarattığı bir krizdir.  Patronlar daha önceleri de yaptıkları gibi bu krizin faturasını da biz emekçilere ödetmeye çalışıyorlar. Ancak işçi sınıfı bu oyunu bozacak! Serbest piyasa düzeninin mükemmelliğine ilişkin yıllardır anlattıkları efsaneler nasıl bir kaç hafta içinde çöktüyse, işçi sınıfının öldüğüne ilişkin inanışlarının da ne kadar yanlış olduğunu görecekler. Er ya da geç emekçiler bu insafsız talan düzenine son verecek; kardeşçe, eşit, özgür bir dünyayı el birliğiyle yaratacaklar. İşte bu inançla 39 yıl önce bugün bu meydanlarda dosta düşmana gücünü gösteren işçi sınıfı neferlerini bir kez daha saygıyla anıyor; emekçiler olarak BİRLİK, DAYANIŞMA ve MÜCADELEMİZİ günden güne daha da güçlendireceğimize söz veriyoruz.
YAŞASIN BİRLİK DAYANIŞMA!
KRİZİN FATURASINI ÖDEMEYECEĞİZ!
EN ZENGİNLERDEN SERVET VERGİSİ!
İŞTEN ATMAK YASAKLANSIN!
YAYGIN, KOLAY VE DAHA UZUN SÜRELİ İŞSİZLİK SİGORTASI!

BİRLİK VE DAYANIŞMA HAREKETİ
Adres: Sıraselviler Cad. Billurcu Sok. Ocaklı Han No: 3 Daire: 6 Taksim-İstanbul
Tel/Faks: (0212) 245 28 11 E-posta: posta@birlikdayanisma.com
www.birlikdayanisma.com20090615_bdh_1516haziran_1