Bilindiği gibi 31 Mayıs günü AKP Hopa’da bir miting düzenlemiş, miting sırasında HES’lere ve Çay-Kur özelleştirmelerine karşı bölge halkı da AKP hükümetini protesto etmişti. Mitingin yapılacağı meydana yürümek isteyen kitleye polis gaz bombaları ve tazyikli sularla azgınca saldırmıştı. Bu esnada yoğun gazdan ve polis şiddetinden etkilenen 55 yaşındaki emekli öğretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştti. İlerleyen günlerde yaşanan tüm bu olayları protesto eden ve tepkisini koyan birçok devrimci ve demokrat da gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlar arasında Zihinsel engelli Erkut Kibar adlı bir kişi de var. Kafeye düzenlenen bir  polis baskınında zihinsel engelli Erkut Kibar yaka paça gözaltına alındı. Söz konusu baskında o anda orada bulunan kafe sahibi ile çalışanlar da darp edilerek gözaltına alındılar. Erkut Kibar adlı zihinsel engelli birey gözaltına alınırken polisler tarafından darp edildi, daha sonra da karakolda işkenceye maruz kaldı. Erkut Kibar’ın %90 engelli olduğunu gösteren doktor raporuna rağmen, ancak iki gün sonra savcılık tarafından serbest bırakıldı. Gözaltı süresince her türlü işkence ve kötü muameleye maruz kalan Erkut Kibar’ın ayrıca gözaltına alındığı sırada polislerin muameleleri ve kötü koşullar nedeniyle sağlığı da bozuldu. Gözaltından çıktıktan sonra ise ailesine, “Beni çok kötü dövdüler, kafamı ayaklarıyla ezdiler” dediği öğrenildi. Serbest bırakıldıktan sonra sürekli ağlama ve kusma şikayeti ile hastaneye yatırılan Erkut Kibar’a depresyon teşhisi konuldu. Muayene sırasında da vücudunda çok sayıda darp izi tespit edildi. Gözaltındayken yapılan sağlık kontrolünde verilen raporda bu darp izlerinden bahsedilmemesi üzerine ailesi ve ailesini hastanede yalnız bırakmayan Hopalılar yeni bir rapor aldılar. Ayrıca Erkut Kibar’ın ailesine “oğlumuz hasta, eylemlere kandırılarak zorla katılmıştır” şeklinde bir belgenin de zorla imzalatıldığı öğrenildi.

Bu olay bizlere polis terörünün, işkence ve usülsüzlüğünün hat safhaya ulaştığını bir kez daha göstermiştir. Erkut Kibar’ın başına gelen bu olay yaşadığımız sistemin engelli veya sağlıklı insan ayrımı yapmaksızın herkese yaşanılması zor bir hayat sunduğunu göstermektedir.

Hükümet, engelli bireylerin geleceklerini garanti altına almak, yaşam kalitesini artırmak, sağlık hizmetinden ve eğitim hakkından faydalanmasını, toplumsal yaşama ve üretime katılmasını, iş istihdamını arttırmak zorundadır. Sosyal devlet anlayışı bunu gerektirir. Bu yüzden de tüm bu yaşananlar insanlık onuruna aykırı ve  insanlık dışı bir muameledir.

Kapitalizm, işçilere, emekçilere, insanca yaşam hakkı tanımıyor. Engellilerin durumunu görmezden gelen hükümet ise bu zulmu iki katına çıkartıyor. Biz Birlik Dayanışma Hareketi olarak yaşanan bu faşizan baskıları kınıyor, insanca yaşam ve insanca bir düzen kurmak için mücadelemizi daha da yükselteceğimizi dosta düşmana haykırıyoruz.

Faşizme karşı omuz omuza!

İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!