Ülkemizde ve tüm dünyada emekçilerin, kadınların, köylülerin, ezilen halkların ve gençlerin zulme sömürüye karşı alanlara döküldüğü bir dönemden geçiyoruz. İşçi sınıfının yok olduğu, kapitalist sistemin mutlak galibiyet elde ettiğini söyleyenlere inat tüm dünyada halkların tekrar meydanlara döküldüğü bir dönemdeyiz.
Bu uyanışı durdurmak isteyen emperyalistler Kuzey Afrika’da tekrar alevlenen devrim ateşini engellemek, yeni uyanışlara engel olmak için azgınca saldırıya geçti. Irak’a özgürlük getiriyoruz yalanı ile yüzbinlerce insanı öldüren emperyalistler geçtiğimiz yıl aynı oyunu Libya’da da düzenledi. Şimdi de hedef olarak Suriye’yi gösteriyor. Zamanında Irak işgalini “Pastadan payımızı almamız lazım.” diyerek destekleme cüretini gösteren AKP iktidarı şimdi aynı oyunu Suriye için oynuyor. Dün Türkiye’nin emekçileri olarak nasıl Irak işgaline hayır dediysek şimdi de Suriye üzerine oynanan bu oyunu bozmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz. Halkların kardeşliğini savunmak, emperyalistler için ölmemek, öldürmemek için haydi 1 Mayıs’a.
Parasız eğitim isteyen öğrencilerimiz, düşüncelerini dile getiren aydınlarımız, dillerini dinlerini kültürlerini yaşamak isteyen halkımız, sendikalı güvenceli çalışmak isteyen işçimiz meydanlarda coplanıyor, aylarca tutuklu kalıyor, yakılıyor, işkence görüyor. Baskıya zülme dur demek için özgürlük demokrasi ve adelet için haydi 1 Mayıs’a.
Her gün töre, namus adı altında yeni bir cinayet işleniyor. Ekmeğimizi beraber kazandığımız kadınlar emeğinin karşılığı olan ücretten toplumdaki yerine kadar birçok alanda ikinci sınıf muamelesi görüyor. Eşit bir yaşam için, kadına yönelik şiddete hayır demek için haydi 1 Mayıs’a.
Ağacımız, suyumuz, toprağımız büyük kapitalist şirketlere peşkeş çekiliyor. Ormanlarımız derelerimiz satılıyor. Köylülerimiz aç yoksul bırakılıyor. Çiftçilik bitirilmeye çalışılıyor. Toprağımıza, suyumuza, ormanımıza, köylümüze sahip çıkmak için haydi 1 Mayıs’a.
Bu dünyayı yaratanlar işsizliğe, karın tokluğuna güvencesiz çalışmaya, uzun mesai saatlerine, eğitimsizliğe, taşeron sistemine boyun eğmeye itiliyor. Madenlerde, tersanelerde, kot taşlama atölyelerinde, sanayi tesislerinde, barajlarda her gün işçiler öldürülüyor. Çalışma ortamlarının güvencesi sağlanmadığı gibi işçilerin hakları da bir bir ellerinden alınmaya çalışılıyor. Sağlıkta dönüşüm programı ile, torba yasası ile, kıdem tazminatı fonu ile, kamu emekçilerine dayatılan 4688 sayılı yasa ile, işçi sendiklarına yıllardır uygulanan baskılar ile çalışanlar kölelik şartlarına boyun eğmeye zorlanıyor. Ücretli köleliğe hayır demek, sendikalı sigortalı 8 saatlik güvenceli iş günü için haydi 1 Mayıs’a.
Yaşasın 1 Mayıs!