Sendikalı oldukları için işten atılan Silivri, Çantaköy’de kurulu Sanovel İlaç Fabrikası’nda çalışan 190 işçinin direnişi sürüyor. 6 Hazirandan bu yana fabrika önünde bekleyişlerini sürdüren işçileri, 14 Temmuz 2007 günü, Birlik Dayanışma Hareketi olarak destek olmak amacıyla ziyaret ettik. Coşkulu bir karşılamadan sonra, Birlik Dayanışma Hareketi adına konuşan Fatma Şenden, Sanovel işçilerinin bu haklı direnişinde yanlarında olduğumuzu ve her zaman desteğimizin yanlarında olacağını belirtti. Ayrıca BDH olarak, şu an Sanovel direnişi ve Novamed grevi dolayısıyla Petrol-İş Sendikası ile dayanışmamızı sürdürdüğümüzü söyleyen Şenden’in konuşması, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”,”Direnişin Simgesi Sanovel İşçisi”,”Ekmeğe Uzanan Eller Kırılır” sloganlarıyla sona erdi.

Konuşmanın hemen ardından Sanovel işçileri pankartlarımızı alarak kurdukları çadırın önüne serdiler. Bizlere yemeklerinden ikram ettiler. Yemeğin ardından Sanovel işçileri ile mücadeleleri üzerine sohbet ettik. Çalışma koşullarının ağır, ücretlerin düşük olduğu fabrikada, sigorta, yemek ve servis dışında hiç bir sosyal haklarının bulunmadığından yakınan işçiler, örgütlenmekten başka çarelerinin olmadığını, sendikada örgütlenince işverenin yanıtının da kendilerini açlığa mahkum etmek olduğundan söz ettiler. Her geçen kamyonun, ve arabanın korna sesleriyle destek verdiği Sanovel işçilerine bir diğer desteği de doktorların, Sanovel firması ilaçlarının kullanılmaması yönünde açıklama yaparak verdiğini belirten işçiler, haklı mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini vurguladılar. Ayrıca kimi eczanelerin de Sanovel boykotuna katılmaya başladığını belirttiler.

Üretim neredeyse durdu!
İşçileri işten atıp yerlerine yeni işçiler alarak bu işten sıyrılmaya düşünen patronun hayalleri suya düşmüş vaziyette. Fabrika önünden ayrılmayan işçiler, iş başvurusu için gelenlerle konuşup durumu anlatıyorlar ve kimse işe başlamak istemiyor. Ayrıca direniş şimdiden bütün bir bölgede kendini duyurup, halkın önemli bir desteğini aldığından zaten iş için başvuranların sayısı oldukça az. Bu durumda üretim neredeyse tamamen durdurulmuş. Fabrikadan sürekli makine sesleri geliyor fakat konuştuğumuz işçiler makinelerin çoğunun boşa çalıştığını söylediler. Fabrikadan neredeyse hiç atık çıkmaması bu açıklamayı destekliyor.

İçeride yalnızca beyaz yakalıların kaldığını söyleyen işçiler, bu şekilde bir üretim yapılsa bile kapasitesinin çok azının kullanılabileceğini, asla piyasanın ihtiyacını karşılayamayacağını ayrıca yapılan üretim sonucu üretilen ilaçların güvenilirliğinin de garanti olmadığını vurguladılar. Ayrıca “piyasa kuralları” gereği Sanovel’in rakiplerinin, şu an Sanovel’in üretemediği ilaçların eşdeğerini piyasa sürmeye başladıklarını düşünürsek, patronun oldukça zor günler yaşadığını anlayabiliriz.

“İşçinin alın teridir bey, paşa sarayları”
İşçiler, yaptığımız sohbetler esnasında Sanovel’i Şişli’de küçücük bir iş yeri iken şimdi milyonlarca dolar ciro yapan bir firma haline getirdiklerini, bu işletmenin bu hale gelmesinde hepsinin emeği olduğunu ama şimdi böylesine büyük bir firmada boğaz tokluğuna çalışmaya zorlandıklarını söylediler. Buna karşılık biraz daha insanca yaşayabilmek için örgütlenmek istediklerinde bunca yıllık emeklerinin hiçe sayılmaya çalışıldığından bahsettiler. ‘Dilenci değiliz hiçbirimiz, alnımızın teriyle çalışıyoruz, sadaka değil hakkımızı istiyoruz!’ diyen Sanovel işçileri, üretenin kendileri olduğunu, yönetenin de kendileri olması gerektiğini söylüyorlar. Direnişe en büyük desteği, doğal olarak,  Petrol-İş’in verdiğini belirten Sanovel işçisi, sendikal mücadelenin anayasal bir hak olduğunu ve haklarını söke söke alacaklarını söylediler.

Sanovel işçilerine mücadeleye destek sözü vererek, onurlu ve haklı direnişlerinde hep yanlarında olacağımızın sözünü vererek ayrıldık. Sanovel İşçileri bizleri coşkulu alkışlarıyla uğurladılar.

SANOVEL İŞÇİLERİ YALNIZ DEĞİLDİR !
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ !! ….