Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonu Türk-iş’in 20. genel kurulu sonuçlandı.Genel Kurul öncesinde aylar önceden çalışmalarını başlatan sağ partiler kurulda etkin olmaya çalıştı. Bu çalışmalarda AKP, hem Başbakan Tayyip Erdoğan hem de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile en üst düzeyde katılımcı oldular ve kurulu kendi lehlerinde etkilemeye çalıştılar.

Sonuçta beklenen oldu ve kuruldan işçiler lehine bir liste çıkamadı.

Seçimlerde iki liste yarıştı ve sonuç olarak Tes-İş genel başkanı Mustafa KUMLU’nun listesi fire vermeden seçimi kazandı. Yeni dönemde Türk-İş başkanlığına Mustafa KUMLU geldi372 delegenin oy kullandığı seçim sonuçlarına göre Kumlunun listesinde yer alanlar şu oyları aldı; Mustafa KUMLU:214, Mustafa TÜRKEL:196, Ergün ATALAY: 243, Nihat YURDAKUL:209, Pevrul KAVLAK: 183

Kazanan listede yer alanlar işçi sınıfı açısından yabancı değil. Listedeki isimleri tek tek incelemek Türk-İş’in gelecekteki politikalarının da ne yönde şekilleneceğini kestirebilmek açısından önemli olacaktır.

Listesi fire vermeden kazanan Mustafa KUMLU Türkiye’nin en büyük ve zengin sendikalarından biri olan Tes-İş’in başkanı. Tes-İş’in grev yasağı kapsamında olması sendika yönetimini şimdiye kadar rahatsız etmedi, bu konuda bir girişimleri olmadı. Enerji alanında yaşanan özelleştirme tehditlerine de sendika tarafından bir tepki geliştirilmedi, Mustafa KUMLU bu konuda görmem, duymam, konuşmam edasıyla sessizlikle işçilerin haklarının gasp edilmesine seyirci olmaktan başka bir şey yapmadı.

196 delegenin oyu ile yönetime gelen Mustafa TÜRKEL, Tekgıda-İş’in başkanı. Tekgıda-İş TEKEL’in özelleştirilmesi süreci sonrasında ciddi üye kaybı yaşasa da bu süreçte sendikanın ve üyüelerinin mücadeleci bir çizgiye gelmeleri açısından önemliydi. Mustafa TÜRKEL de tam bu süreç içinde sendikanın başkanlığına gelmiş ve ardından sendikada bazı olumlu gelişmeler sağlamıştı. Eğitim ve örgütlenme dairesi olmayan sendika bu dönemden sonra eğitim ve örgütlenme alanları için de kadro ayırmaya ve çalışmalar yapmaya başladı.

Ekibin 243 oyla en çok oyu alan sendikacısı Ergün Atalay Demiryol-İş sendikasının başkanı. Ergün ATALAY yeni yönetim içinde AKP’ye en yakın isim olarak da göze çarpıyor. Demiryol-İş sendikası işçilerin haklarının savunulması, işçi sınıfına bir kazanım sağlanması konularında bugüne kadar iş yapma konusunda istekli görünmeyen bir sendika olagelmiştir. Bu bağlamda Ergün ATALAY’ın yüksek bir oy oranıyla gelmiş olsa da işçiler adına Türk-İş yönetiminde olumlu işler yapacak demek pek de mümkün görünmüyor.

Nihat YURDAKUL, seçilen liste içinde sosyal demokrat profilde olma özelliği ile ön plana çıkıyor. Belediye-İş sendikasının başkanı olan YURDAKUL sendikacılık döneminde adı yolsuzluklarla anılmayan bii isim olmasıyla da olumluluk taşıyor denilebilir. Yurdakul ekibinin karşı listeden kimseye oy vermemesi konusunda tek tek tehdit edildikleri iddiası da var. Ayrıca YURDAKUL ekibinin seçimlerde diğer bir sosyal demokrat çizgi temsilcisi Petrol-İş başkanı Mustafa ÖZTAŞKIN’ı desteklemeleri durumunda liste delme imkanları olabilecekken bunun yapılamaması bir olumsuzluk olarak görülebilir.

Türk Metal sendikası işçi sınıfı mücadelesi ile ilgilenenlerin yakından tanıdığı bir sendika. İşçi hakları konusunda her zaman patronlardan yana tavır almayı kendine bir ödev olarak gören sendika, kendi iş kolunda örgütlenme yapan Birleşik Metal sendikasının da örgütlenmelerini kırmak amacıyla patronlarla masaya oturup “ya bizi tercih edersiniz ya da o komünistleri” diyerek sarı sendikacılık alanında ne kadar da hünerli olduklarını göstermeyi de ihmal etmemektedir. Türk Metal sendikası tarafından yönetime yerleştirilen Pevrul KAVLAK bir açıdan daha sendika için önem arz ediyor. Türk Metal yine Türk-İş’e bağlı olan Petrol-İş sendikasının yaptığı örgütlenmeleri iş kolu tespit davalarıyla bir çok defa kırıp patronlarla bir olurken Petrol-İş’in Türk-İş’in Türk Metal’i uyarması istekleri de buradaki adamları sayesinde her defasında sümen altı edilebilecek.

Türk Metal açısından bu kadar önem arz eden genel kurulda sendika başkanı Özbek başından sonuna kadar 3 gün boyunca salonda kalarak kendi rekorunu kırdı! Özbek, delegelerin de genel kurul salonunu terk etmesini engelledi.

Genel Kuruldan akılda kalanlar
Genel kurul süresince işçiler açısından önemli sayılabilecek birkaç nokta da vardı. Genel kurula katılan başkanlardan ikisinin konuşması işçi sınıfı adına olumluluk taşıyordu bunlardan biri Hava-iş sendikasının son dönemde THY grev oylamasıyla da gündemde çokça duyduğumuz Atilay AYÇİN, diğeri de hala olumlu bir çizgide sayılabilecek Petrol-İş başkanı Mustafa ÖZTAŞKIN. Bu iki başkan işçilerin haklarından geleceğe yönelik izlenmesi gereken politikalardan bahsederek belki de genel kurulun bir işçi sendikası konfederasyonunun seçimi olduğunu katılan delegelere hatırlattı.

Seçimleri kaybeden Salih KILIÇ kürsüden yaptığı konuşmada bugüne kadar beraber çalışmakta sakınca görmediği ya da bunları dillendirmediği halde kürsüden Kumlu ve Türkel’e yüklenmesi KILIÇ açısından bir sonuç getirmedi.

Genel kurulda Petrol-İş Başkanı Öztaşkın’ın Kumlu’nun listesinden seçime girmemesinin, kendi delegelerinin aday olma şartını Kumlu’nun listesinde olmaması şartına bağlamalarıydı. Ancak Petrol-İş’in, Hava-İş ve diğer mücadeleci sendikaların “Ortak Tepki listesi” çıkarma teklifini reddetmesi de hafızalarda tutulması gereken bir konu olarak akıllarda kaldı.

Genel kurulda akılda kalan bir diğer nokta da MHP’li sendikacılar arasında ortaklığın bozulmasıydı. Son yıllardaki en büyük grevi başarıyla yürütüp sonuç alan Haber-iş’in delegelerinin büyük bir çoğunluğu milliyetçi partilere yakınken, aynı fikirdeki Türk Metal delegeleriyle kavga bile etmeleri dikkate değer bir gelişmeydi. Bizzat Haber-iş başkanı Ali Akcan, “sağolsun Türk Metal bize Avrasya televizyonunu açtı ama, biz kimsenin kanatları altında iş yapmayacağız” diyerek tavır aldı. Kendi tabanı açısından daha zor kabul edilebilecek bir ekibe (demokrat Öztaşkın, hem alevi, hem Kürt kimliği bilinen Yaşar Seyman gibi) dahil olmaktan çekinmedi.

Sonuç olarak ne denebilir?
Şu anda Türkiye’nin emekçilerinin ne büyük saldırılar altında olduğunu bu ülkede yaşayan herkes görüyor. Ancak, yukarıda kısaca aktarmaya çalıştığımız genel kurul değerlendirmesine baktığımızda, sanki bu ülkede yaşamayan sendikacılardan bahsettiğimiz fark edilmiştir.

Ertelenme ihtimali olmakla birlikte, gelecek kuşakları bütünüyle etkileyecek bir sosyal yıkım programı hayata geçirilecek. Kayıt dışı çalışan sayısı bizzat çalışma bakanının açıklamasına göre 10 milyon kişiyi buldu. Çalışanlar arasında sendikalaşma oranı yüzde 8’lere indi. Kıdem tazminatlarımıza göz dikildi. İşsizlik sigortası fonunu bile işverenlerin hizmetine sunmaya niyetliler.

Bu hayati önemdeki konular es geçildi, kongrede kim hangi pozisyona seçilirse hangi sendikaya yararlı olacağı gibi yüzeysel bakış açısı genele egemen oldu. Sosyalistler, sınıf bilincine sahip öncü işçiler, sınıf ve kitle sendikacılığını öneren mücadeleci, dürüst sendikacılar yine bir araya gelemediler. Aslında, alınan tepki oylarının sayısı bile, sağlam, tutarlı, ilkeli, mücadeleci ve dürüst bir sendikacılığı öneren bir programla ortaya çıkılsa sonuç alınabileceği görülüyor. En azından, Türk-iş’in yarılmasına dahi yol açabilecek bir sürecin ilk adımları atılabilirdi bu şekilde.

Şimdi, Türk-iş çevresinde yer alan hemen herkesin dilinde yapılanlar için “AKP operasyonu” diye bir söylem gelişti. Bu yaklaşımın doğru yanları var elbette; bu da kendi içinde bir olumsuzluk taşıyor ama, belli merkezlerden umudu kesmeyi sağlayacağı için işçi sınıfının önünü bile açabilir.

Bürokratik ayak oyunlarından, bakanlarla yapılan görüşmelerden işçi sınıfının lehine bir sonuç alınamayacağı kısa zamanda anlaşılacaktır. O durumda, işçi sınıfının öncüsü olma iddiasını taşıyan bilinçli kitlelerin alanlarda, hoşnutsuz yığınların hemen yanı başında bulunması büyük önem taşıyor.İşçiler, kendilerini kongrelerden alınacak sonuçlara hapsetmeyen, hayatın her alanına müdahale etmeye hazır bir mücadele tarzı tutturmalıdır. İşçi sınıfının sermayeden ve devletten bağımsız, anti kapitalist, adil ve eşit bir hayat amaçlayan programa sahip olması bu nedenle önemlidir.